Ben, delirene kadar, bir mahkûm olmalıyım. Çünkü mahkûm kıyafeti giydiğim, değil mi?
Us, özgür değil. Ama usun içine doğduğu sistem özgür; sistem öylesine özgür ve us da öylesine özgürlük yoksunu ki, sistem ve us bir sona doğru yaklaşıyor.
…
Vicdanımdaki kahpe musluk,
kamburumu ısıran bu kalabalık.
Bu ayakkabılar, bu eski püskü ceket çileden çıkarıyor beni.
…
Kulüp dansçıları, çığırtkanlar, haydutlar, muhbirler
kamunun cilalı siyah çizmesinde.
…
Devlet kadir-i mutlaktır, sen zayıf düşmüşken acıyla.
İktidar ve üniforma aynıdır birbirinin.
Ağzını kapalı, aklını denetimde tut,
Yürü, uğrumuza hiç kimsenin kesmeyeceği ormanlar içinde.
…
Düşünmeye olan bağımlılığın sonuçlarından hareket edersek, bizi geride bırakmaksızın gerileten anlam sorununa varmış oluruz.
…
Berraklık, en büyük çaresizliğin en büyük berraksızlığa öykündüğü yerde varlık bulur.
…
Kendine hükmedebilen insanın her şeye hükmetme hakkı vardır. Yine de hiç kimsenin kendine hükmetme hakkı yoktur.
…
Ayaklarım düşünür, aklım yürür.
Baştan aşağı bu dünya, geçemez
ötesine çürümüşlüğün.
Ve kentin bizzat kendidir katil.
…
Gözlerimde yasanın kasırgası çakıyor
ısırgan ve keskinliği olan.
Ben kendimin köpeğiyim ve sen sadece eşlikçimsin
şehvetin hücresine kadar takip ettiğim.
Sen ne çeşit bir şarapsın, sidik efendim?
Çeviren: Hasan Ağan